Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesine ait maden ocağında 43 işçinin hayatını kaybettiği, 9 işçinin yaralandığı patlamanın üzerinden 1 yıl geçti.
Patlamada hayatını kaybeden maden işçileri, 33 yaşındaki Selçuk Ayvaz ile 23 yaşındaki Rahman Özçelik’in ailesi, çocuklarını kaybetmenin acısını ilk günkü gibi yüreklerinde hissediyor.
Selçuk Ayvaz’ın annesi Habibe Ayvaz, 43 madenci ailesi gibi kendisinin de büyük acı çektiğini söyledi.
Gözyaşlarına hakim olamayan Ayvaz, bir senenin hep acı ve gözyaşıyla geçtiğini anlattı.
“İçimdeki bu ateş dinmez”
Ayvaz, sürekli oğlunun resimlerini öperek teselli bulmaya çalıştığını dile getirerek, “İçimdeki bu ateş dinmez. Ben ne zaman mezara girersem, yavruma kavuşursam o zaman dinecek inşallah. Allah kimseye böyle acı göstermesin. ‘Oğlum neredesin, yavrum gel’ diye bağırıyorum ama yok, gelmiyor. Bizim için çok zor. Kendimizi işe veremiyoruz. Karı koca ne yapalım, eşim bir tarafta ben bir tarafta ağlayıp duruyoruz. Bizim hayatımız böyle geçiyor.” diye konuştu.
Acılarının dinmeyeceğini belirten Ayvaz, “Patlamadan hemen önce annemi kaybettim ama ben evladım öldükten sonra bütün acıları unuttum. Evlat acısı gibi bir acı yok. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın, hele ki genç ölüm göstermesin. Çok zor.” ifadesini kullandı.
“4 çocukluk arkadaşı aynı patlamada hayatını kaybetti”
Rahman Özçelik’in babası Yusuf Özçelik de oğlunu daha yeni kaybetmiş gibi acı içinde olduğunu vurguladı.
Özçelik, “Derler ki ‘Ateş düştüğü yeri yakar’, aynı şekilde acımız devam ediyor. Unutulmayacak büyük bir acı.” dedi.
Aradan geçen bir yılda hayatlarında değişiklik olmadığını, aynı acıyla yaşadıklarını kaydeden Özçelik, “Mahkeme süreci devam ediyor. Bizler de katılıyoruz. İnşallah adalet yerini bulur da sorumlular bizi tatmin edecek cezaya çarptırılır.” şeklinde konuştu.
Özçelik, patlamada hayatını kaybedenler arasında Makaracı köyünden oğlu ile 3 kişinin bulunduğunu, hepsinin çocukluk arkadaşı olduğunu ve maden ocağındaki işlerine aynı zamanda başladıklarını anlattı.
Emekli madenci olan babasının, çalışma şartları nedeniyle bu işi yapmasına izin vermediğini dile getiren Özçelik, şöyle devam etti:
“1985’de askerden geldim, 1986’da ocağa işe alım oldu ama babam beni işe sokmadı. O yıl işe girenlerden hem asker arkadaşım hem köylüm olan bir arkadaşım maden ocağında göçükte hayatını kaybetti. Oğlum Rahman da ağabeyi gibi hep asker olmak istiyordu, onun için maden ocağına girdiğine sevinmemişti. Ama annesi ‘Sen de uzman çavuş olursan biz kiminle kalacağız?’ diyerek karşı geldi. O da annesini kıramadı.”